Bir zamanlar, büyük bir dağda yuva yapan kartallardan birinin, kuluçkadaki dört yumurtasından bir tanesi, deprem sırasında dağdan aşağı düşmüş ve vadideki bir çiftliğe kadar yuvarlanmış. Burası bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, farklı ve normalden büyük olan bu yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk, bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu koruması altına almış.
Sonunda küçük kartal yumurtadan çıkmış. Çevresindeki tavukları görmüş ve kendisini de onlardan biri zannetmiş. Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar.
Küçük kartal, ailesini çok seviyormuş. Bazen, "Ben kimim?" sorusunu dile getirmeye kalkıştığında, "Sen bir tavuksun. Bunu böyle bil," cevabını alıyormuş.
Bir gün çiftlikte oyun oynarken başını kaldırıp yukarı baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. "Ne kadar güzel uçuyorlar. Ben de onlar gibi uçmayı çok isterdim," demiş. Tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler. "Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamaz," demişler.
Küçük kartal, artık daha sık gökyüzüne bakar olmuş çünkü o da gökyüzünde süzülen kartallar gibi uçmak, özgür olmak istiyormuş. Ama ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına ve ailesine bahsetse, hep "Sen bir tavuksun. Bırak bu hayalleri," cevabını alıyormuş.
Zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş. Hayal kurmaktan vazgeçmiş, hayatını bir tavuk olarak yaşamaya karar vermiş. Ve hayatının sonu geldiğinde de bir tavuk olarak ölmüş. Ne olduğunu düşünürsen, o olursun.
Eğer, hayatınızın herhangi bir döneminde, kartal olmanın hayalini kurarsanız, tavukların söylediklerini dinlemeyin ve hayallerinizi takip edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder