19 Nisan 2012 Perşembe

Mutfakta Folyo Tehlikesi

Mutfağımızın vazgeçilmez demirbaşı alüminyum folyo. Gerek yemek pişirmek gerek buzdolabında yemek saklamak için her gün alüminyum folyo ve kapları kullanıyoruz pek çoğumuz. Peki alüminyumun insan vücuduna zararları konusunda yapılan son araştırmalardan haberiniz var mı? Bu kez beni bu konuda yazmaya iten buradan Amerika’dan değil Türkiye’den gelen bir araştırma oldu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Yrd. Doç .Dr. Sadettin Turhan yaptığı bir araştırma sonucunda alüminyum kaplarda pişirilen ve saklanan yemeklerin sağlık açısından zararları bir kez daha gözler önüne serilmişti... Yeni araştırmalar özellikle yüksek ısıya ve beklemeye maruz bırakılan alüminyum folyodaki alüminyum maddesinin yiyeceklere geçtiğini gösteriyor. Alüminyumun insan vücuduna başta kemik hastalıkları olmak üzere çok sayıda zararı olduğu belirtiliyor. Bu zararlardan bazıları anemi, kemik erimesi, zeka geriliği ve kanser. Alzheimer hastalarının beyin dokusunda görülen yüksek miktardaki alüminyum uzmanların Alzheimer ve alüminyum arasında bir bağlantı olabileceğini düşünmesine yol açıyor. Ayrıca artan alüminyum miktarı vücudumuz için çok gerekli olan kalsiyum, demir, fosfor, magnezyum gibi minerallerin emilimini de azaltıyor.
Alzheimer hastalarının beyin dokusunda bulunan yüksek miktarda alüminyum, araştırmacıların Alzheimer ile alüminyum kullanımı arasında bir bağlantı olduğunu düşünmesine yol açıyor. Bu nedenle alüminyum kaplarda hazırlanan yemeklerin, tüketenlerde başta Alzheimer hastalığı olmak üzere anemi, kemik erimesi, zeka geriliği, hatta kansere bile neden olabileceği araştırmalar sonucu tespit edilmiş durumda. Alüminyumun sürekli alımıyla beyin hücrelerinde meydana gelen birikim Alzheimer’a ek olarak başka ciddi beyin rahatsızlıklarına yol açabiliyor.
Peki ne yapacağız? Alüminyum folyo gibi hayatımızı kolaylaştıran bir üründen hiç mi faydalanmamalıyız? Uzmanlar bu konuda alınabilecek önlemler olduğunu söylüyor...
Folyo kullanırken nelere dikkat etmeliyiz?
-Alüminyum folyoyu, asitli (yoğurt, limon sıkılmış et ve ürünleri gibi), yüksek sıcaklıkta pişirilen ve uzun süre dondurarak muhafaza edilen gıdalarda kullanmayın.
- Alüminyum kaplar yerine paslanmaz çelik kaplar, folyo yerine de yağlı kağıt ambalajları tercih edin.
-Folyoya ısıtma işlemi uygulamayın.
- Balık, et gibi yiyecekleri alüminyum folyoya sarıp fırında pişirmeyin. Çünkü yüksek ısı ve yiyeceklerin pişirilmesi esnasında çıkan kimyasal içerikli buhar, alüminyum folyo ile reaksiyona girebiliyor.
- Alüminyum folyoya sarılıp saklanacak gıdalar, çok tuzlu, ıslak ya da limonlu olmamalı.

Alimünyumu aldığımız kaynaklar: Alüminyum mutfak kapları, alüminyum folyolar. Hedef organlar: Kemikler, beyin, böbrekler ve mide.
Zehirlenme belirtileri: Bunama, gastroenterit, böbrek hasar, karaciğer fonksiyon bozukluğu, iştah kaybı, denge kaybı, adale ağrısı, psikoz, nefes darlığı, bünyede zayıflık. Son dönemde yapılan araştırmalar alüminyumun Alzheimer, Parkinson, bunama, hareketlerde koordinasyon kaybı, kelimeleri düzgün telaffuz edememe gibi nörolojik problemlerin oluşumunda çok büyük katkısı olduğunu ortaya koyuyor.
Alüminyum zehirlenmesi ve etkileri:
- Kan ve beyin fonksiyon bozuklukları
- Mide ve bağırsak ülseri
- Gastrointestinal hastalık
- Parkinson hastalığı
- Cilt problemleri
- Hiperaktivite
- Bebeklerde zeka geriliği
- Çocuklarda öğrenme bozuklukları
- Karaciğer rahatsızlığı
- Mide bulantısı
- Kabızlık
- Mide ağrısı ve gaz
- Enerji eksikliği

18 Nisan 2012 Çarşamba

Ne Ekersen Onu Biçersin


Geleceğe umutla mı bakmaktayız? Ülkemizde ve dünyada insanlar kendilerini güvende hissediyorlar mı? Kendine güvenmekten bahsetmiyorum. İstikbalimizi garanti altına almaktan bahsediyorum.

İnsanoğlu varolduğu andan itibaren kendisini koruma ve geleceğini kendi kanından insanlara teslim etme içgüdüsü ile yaşamıştır. Bu içgüdü, yükselme isteği, doğaya ve dolayısıyla insanoğluna pek faydalı olmamıştır. Sığınma iç güdüsü ile yapılan ahşap yapılar ormanlara, yükselme ve statü kaygısıyla alınan lüks evler doğaya geri dönüşü olmayan tahribatlar vermiştir.

Daha iyisine, daha lüksüne sahip olma ve kanından olan nesillere daha güzel olanaklar sunma hırsı ile para kaygısı ortaya çıkmıştır. Daha fazla para kazanma dürtüsü ile statülere bağlanılmış, sanal olanaklar ve roller uydurulmuştur. Bu rollere bürünülerek yaşanılan hayatları korumak için tarih boyunca nice savaşlar yapılmıştır. Sonuçta çekişmeler, psikolojik gerilimler savaşlar insanoğluna kazançtan çok zarar getirmiştir.

Günümüzde insanlar hayırlı evlatlar yetiştirme uğruna, büründükleri role sığınarak ne kalpler kırıyorlar hesabı yapılamaz. İşyerlerinde yaşatılan ve yaşanılan stresler, üstünlük kurma mücadelesi, nice insanın akıl sağlığını alıp götürüyor hiç hesabı yapılmış mı? Bugün rolümüze bürünerek, daha fazla kazanma hırsıyla yaşattığımız kaygılar sürekli artmakta. Gelecek kaygısı bu kaygan zemin üzerinde sürekli sallanmakta. Bugün evlatlarımız için kırdığımız kalpler yarın evlatlarımızdan daha tecrübeli ve daha katı kalpler olmayacaklar mı? Bugün kendi soyumuzu yürütmek için kullanıp bir kenara fırlattığımız  insanlar yarın evlatlarımızın başında patron olmayacaklar mı?

Sevgi tohumları yerine, kaygılar, korkular, umutsuzluklar ekersek hasadını yeni nesiller toplayacak... Bunu bilip yaşarsak geleceğe daha umutlu bakacağımız kanısındayım.

Bu yazıyı, beni dürüstlükle, insanları kırmamaya çalışarak, hırsları uğruna kimseyi üzmeden, doğrudürüst yetiştiren anne-babama ve evlatlarını bu şekilde yetiştiren ailelere armağan ediyorum.

Sevgi tohumlarınız yeşerdi. Kökümüz toprakta sağlam. Ayrık otları bize zarar veremez. Teşekkürler.